Sahaf Yakup Efendi “Neydi kızım aradığın kitap, roman mı, hikaye mi?” Neden seni bu saatte buraya getirdi?” diye sordu Süheyla’ya masasının üzerindeki evrakları düzeltirken. Bir anda Süheyla’ya doğru dönerek, “Sen benim kusuruma bakma adını bile sormadım, yaşlılığıma ver” dedi biraz mahcup bir şekilde. Süheyla tebessüm içinde adını söyledi önce sonra da yerinden kalkarak raflara doğru ilerledi. “Gizemli İstasyon adında bir roman arıyorum, şimdi yazarın adını hatırlayamayacağım ama görsem muhakkak tanırım kapağından” Çantasından yakın gözlüklerini çıkaran Sahaf Yakup Efendi, “Koridorun sonundaki rafa bakar mısın kızım, eğer alan olmadıysa bir tane olacaktı orada. Nereden aklına geldi bu roman, bir yerde falan mı gördün? Biri mi tavsiye etti?” Rafların arasından sesini duyurabilmek için orta boşluğa doğru gelen Süheyla, “Bir arkadaşım almış, severek okuyor. Bize de anlatıyor iş yerinde ama biraz üşengeç olduğundan hızlı okuyamıyor, haliyle biz de merak ediyoruz”

– Biliyor musun, romandaki istasyon neresi?

– Hayır bilmiyorum, adı üstünde roman işte. Hayal ürünü olması muhtemel.

– Ben de öyle düşünüyordum ama yazarını biraz araştırınca bir zamanlar burada bu mahallede yaşadığını öğrendim.

Bu enteresan bilgi Süheyla’nın daha çok meraklanmasına neden olmuştu. Daha dikkatli bir şekilde Sahafın söylediği rafa bakmaya başlamıştı ve aradığınıda bulmuştu. Koşar adımlarla masaya dönen Süheyla’nın yüzünde içten bir tebessüm oluşmuş, yanakları da hafif allanmıştı. “Buldum buldum” diye kitabı uzattı Yakup Efendiye kendi de kahvenin yanındaki bardakta duran suyu içmeye başladı. Kafasının içindeki bin bir soruya Kerem’den önce cevap bulacak ve bir adım önünde olacaktı. Ama içinde yeni oluşan bahsi geçen istasyonun bu mahallede olma olasılığı daha da heyecanlandırmıştı.

Kerem yüksek bir konsantrasyonla kitabı okumaya devam ederken kapı çaldı. Gelenin ablası olduğunu düşünerek pek oralı olmadı, nasılsa anahtarı vardı ve kapıyı kendi açabilir diye düşündü. Kapı zili bir defa daha çalınca istemsizce odasından çıktı annesine seslenerek “Ablam geldi galiba, hadi kalk!” kapıya yöneldi. Kapıyı açan Kerem’in yüzünde büyük bir şaşkınlık vardı çünkü ablası bir kucak kitapla gelmişti. “Ne bakıyorsun öyle, alsana elimden şunları şaşkın” dedi gülümseyerek. Keremin elinde hediye ettiği kitabı gören ablası büyük bir mutlulukla önce kereme sarıldı sonra “Seni bu kadar istekli görmek beni gerçekten şaşırtıyor! Seni kitap delisi yapacağım” diyerek salonun yolunu tuttu…

0 0 votes
Article Rating