“Hasretinden öperim” diye sonlandırmıştı mektubunu. Mektup da denmez ya hani. Okumaya kalksan gözleri yoracak kadar çok sayfalara dökmüştü içini. Bazı sayfalarda da ağlamış olacak ki; kocaman çerçeveler içerisine almış gözyaşına bulaşmış kelimeleri. Her defasında da özür dileyerek yeniden ve yeniden yazmış üzeri ıslak kelimeleri.

Bir özlem nasıl kağıda dökülür, hasret kaç cümleyle anlatılmaya çalışılır ben O’nda görmüştüm. İkinci paragraftan itibaren artık okumuyor adeta hissediyorsunuz. Siz hiç okurken yazanın nerede boğazının düğümlendiğini, nerede nefesinin kesildiğini hissettiniz mi? Bu biraz farklı, hissetmekten çok yaşamak gibi.

Sayfalar sayfaları kovaladıkça sevmenin ne denli meşakkatli bir eylem olduğunu, neleri yokluktan öte yok ettiğini, neleri de çölde bir çiçek gibi yeşerttiğini ben onun sevgisinde gördüm.

Gecenin üçü…
Her ayrıntısında bir anı saklı sanki cümlelerin. Evet diyorsunuz, işte tam burada derin bir nefes almış olmalı. Öyle derin ki; tüyleri diken diken eden ve gözlerden yaş getiren cinsten. Giderek sevgi denilen duygunun meğer biz insanlar tarafından ne kadar yanlış anlaşıldığını, ne kadar yanlış kullanıldığını fark ediyorum. Eğer gerçek sevgi bu kelimelerin altında yatıyorsa, bizler sevmemişiz, yanından bile geçmemişiz sevmenin. Bizlerin yaşadığı, bedenleri kullanmakmış, duyguları sömürmek yada en basitinden hoşlantı. İnanın her insan kaldıramaz. Bu da kaldıramamış. Aslında kaldırmış sevginin yükünü ama dayanamamış.

Son beş sayfa…
İtiraf etmiş sonunda. Hissettiği sevginin, aslında gerçek manasıyla yoklukta yaşadığı ve yaşattığı sevginin O’nu ne kadar çaresiz bıraktığını ve tutkulu bir aşka dönüştüğünü. Ne garip değil mi? Daha iki gün geçen ilişkilerin dilindeki aşka bak bir de O’nun af dileyerek itiraf etmekten utandığı aşka…

Bir insan sevdiğinin mezarı başında nasıl yazabilir bunları! Nasıl kalabilir aç susuz sırf sevdiği toprağın altında canı çekmesin diye. Üç gün sürmüş yanına kendisi için kazdığı mezarı hazırlamak. Sona doğru sırf sevdiği rahatsız olmasın diye tırnaklarıyla kazımış mezarı, inceliğe bak…

0 0 votes
Article Rating