…
Kızın mezarı başında geçen geceli gündüzlü üç ay. Aç, susuz, yorgun ve aşık. Mektubunda “Yanı başındayım ama bu koca Dünya gurbet oldu bana” demiş. Galiba can dostunun anlattığı çitlerin arkasında konuştukları galiba. Çok sonraları öğrendikleri bir meseleymiş acı dolu. Kızın çok sevdiği biri varmış ve galiba düğünlerine bir gün kala öldürmüşler. Kız o günden sonra uzunca bir zaman dışarıya çıkmamış, anlatılanlara göre yıllar sürmüş. Annesi babası rahatsızlanınca mecburen kasabaya inermiş sadece.
Sondan dördüncü sayfa…
Bu sayfadan sonra kalemi tükenmeye başlamış galiba. Zaten bitecek bir kaleme neden tükenmez kalem derler hiç anlamış değilim. Neyse, içine düştüğü çaresizlikten bahsetmiş ilk paragrafta. Benim anladığım bu genç, baya bildiğin kültürlü biriymiş. Noktalamalara, hitaplara, kelimelerin anlamlarına fazla dikkat etmiş. İçine düştüğü çaresizliği anlatmış en güzel kelimelerle ve bu çaresizliği kabullenişi dile getirmiş kadere isyan dahi etmeden.
“Sana o kadar yakınken elini dahi tutamamak ama cansız bedenini kilometrelerce taşımak…
Toprakla buluştuğunda bile hâlâ sıcacıktın…”
Ben okudum, ama hissetmek…
Hissetmeyi de geçtim, yaşamak…
Allah’ım ne büyük acı. Normal bir insan okurken bile dayanamazken seven birinin üstelik kavuşma ihtimali bile olmayan birinin yaşaması bire bir.
Anlam vermekte zorlandığım duygular içindeyim. Bir insan bunu bile bile kendine neden yapar? Neden kavuşamayacağını bile bile sevgisi şiddetlenerek artar?
Galiba yaşamadığım sürece bir anlam veremeyeceğim. Sadece derin bir saygı duyuyorum tüm içtenliği ile.
Son sayfa, Veda…
Biliyormuş öleceğini ki öyle yazmış son sayfayı. “Umarım kavuşursun sevdiğine, ben de kavuşurum belkide” Elleri titremiş yazarken, içim bir garip oldu. Canını verecek kadar sevdiği birini sevdiğine uğurlamak…
Herhalde imkanı olsaymış davullu zurnalı düğünlerini bile yaparmış demek geliyor içimden. Sevdiğinin mutlu olabilme ihtimali ile mutlu olmak. Kaçıncı evre bu? Ne bu? Ne!
Normal mantıkta bir insanın düşüneceği şeyler değil, normal sevenin de. Yok yok normal sevmeleri karıştırmayalım çünkü ben hatta biz sevmeyi farklı biliyoruz yada hiç bilmiyoruz.
Son satırda kalemi bitmiş, enerjisi de bitmiş.
Şimdiye kadar yazılmış tüm vedaları unutun.
Kurumuş kan izleriyle yazılmış bir satır, içim almıyor artık yaşananları ve yaşanamayanları. Ben birebir yazıyorum, siz anlayın…
“Elveda bir daha hiç sevemeyeceğim,
Elveda kavuşamayacağım sılam.”
İmza: Gurbet