Şu hayatta isteseniz de istemeseniz de yolunuz en az bir defa “sanmak” diyarından geçecek. En güvendikleriniz hatta en sevdikleriniz uğurlayacak sizi kapıya kadar. Önceleri birşey hissetmezsiniz, korkmayın!

Yada korkun korkun, nasıl olsa anlayacaksınız.
Anlayacaksınız en derinden sanrılarınızın aslında nasıl da gerçekçi olduğunu. Pozitif bilim, ritüeller, ne doktorlar ne de mühendisler hiç biri bu hissiyatınıza çare bulamayacak çünkü “sanmak” dene illet, ruhunuz ile kalbiniz arasındaki yerini çoktan almış olacak. Süreci nasıl atlatacağınızdan ziyade, sürece nasıl vardığınızı düşünmekten algılayamayacağınız kadar uzun bir zaman geçecek. Zaten algıladığınız an atlatmış olacaksınız, emin olun.

Çoğu insan “sanmak” farkındalığını geçiştirir istemsizce ve yine istemeden güven endeksini bir kademe daha düşürür. Hatta o kadar fazla geçiştirir ki; bir sonraki sandığı şey her ney ise o zamana kadar kendini o konuda âlim bile ilan edebilir. Zaman geçer, anılar yenilenir eskilerin yerini ala ala ama o geçen zamanla geriye baktığında anlar aslı da “meğer ne çok sanmışım meğer”

Sağlıcakla…

2 2 votes
Article Rating